23 Aralık 2011 Cuma

Tarık Daşgün'ü Hatırlayan var mı?

     1995 senesinde bir futbolcu geldi Fenerbahçe Kulübüne. Olaylı bir transfer çalışmasından sonra yüksek bir bonservis bedeliyle renklerine bağladı Fenerbahçe Tarık’ı. O dönemin en yetenekli yıldızlarından biriydi Tarık. Gençlerbirliği alt yapısından yetişen futbolcu özellikle Fenerbahçe maçlarındaki etkili oyunlarıyla beğenisini kazanmış olacak ki Fenerbahçe’li yöneticiler, kendisini transfer etmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmamıştır.
     Sürati, top tekniği ilk göze çarpan özellikleri olan Tarık’ın eksik olan yanı ise fiziğinin zayıf olmasıydı. Ama çabukluğu ve zekası sayesinde bir çok kulübün canını yakmaya aday bir oyuncu olarak geldi Fenerbahçe kulübüne Tarık Daşgün. O Fenerbahçe’ye geldiğinde çocuktum daha. Açıkçası herkesin olduğu gibi benimde dikkatimi çekmişti Gençlerbirliği takımındaki futbolu. Fenerbahçe’de de ilk zamanlar fena oynamıyordu herkesin beğenisini kazanmaya başlamışken, kendisini İstanbul’un büyüsüne biraz fazla kaptırdı. Gece hayatı, kadınlar ve alkol derken dünyanın önde gelen futbolcularından biri olmaya aday gösterilmek yerine, bir futbolcunun çöküşü tarzı belgesellerin aranan başrol oyuncusu haline geldi maalesef Tarık Daşgün.

     Gençlerbirliği’nin alt yapısında yetişen genç futbolcu kulübünde geçirdiği başarılı dönemlerin ardından 1995 senesinde Fenerbahçe’ye geldi. Burada 2 sene top koşturduktan sonraki futbol hayatında her sezon çok az maça çıkıp bir anlamda çöküş dönemine girmişti. Fenerbahçe’den sonra 97-98 sezonu devre arasında Kocaelispor’a transfer oldu. Burada da başarı gösteremeyen Tarık 1999’da Ankaragücü’ne transfer oldu. Daha sonra sırasıyla Yozgatspor ve Gençlerbirliği’nde birer sezon oynadıktan sonra 02-03 sezonu öncesi Lig A ekiplerinden Sakaryaspor’a transfer olarak düşüşüne devam etmiştir. Burada 1,5 sene kaldıktan sonra Lig B ekibi Karabükspor’a transfer olan Tarık burada sadece 5 maça çıkmış ve o sezon başka hiçbir maçta oynamamıştır. 05-06 sezonunda Yozgatspor’a dönen futbolcu Antalyaspor karşılaşması sonrasında yapılan kontrolde esrar kullandığı tespit edilen oyuncuya 2 yıl hak mahrumiyeti cezası verildi. Bunun ardından 2007-2008 sezonunun ikinci yarısında futbola dönebilen oyuncu Bingölspor’da 4 ay futbol oynadıktan sonra aktif futbol yaşantısını noktalamıştır.

     Futbol hayatında sadece 2 kez A milli formayı giyebilen bu kadar yetenekli bir oyuncunun sonunun böyle olmaması gerekirdi diye düşünenlerdenim. Zira Tarık kendisine bakabilseydi –o dönemin antrenörlerin de hiç mi suç yok?- belki de geleceğin büyük yıldızlarından biri olacaktı. Çocuk aklımla onun o süratli ve teknik haliyle hatırladığım Tarık benim hala çok sevdiğim bir kişi olarak kaldı hafızalarımda. Keşke bir gün tanışma fırsatı bulabilsem de bu seneleri birde onun ağzından dinleyebilsem diye düşündüğüm Tarık’ın Taksim Alman Hastanesi sokağında yanından geçmiştim 5-6 sene önce ama cesaret edemedim konuşmaya. Kim bilir belki de kader bizi bir daha karşılaştırır. Şansımı iyi değerlendireceğim işte o zaman..

Hazırlayan : Serkan ÇOKAYDIN

6 yorum:

  1. Hatırlamıyorum. Ben paçalı donla geziyodum o zamanlar.Hey gidi günler hey...

    YanıtlaSil
  2. Tarık kendine iyi baksaydi Kaka ayarında bi topçu olurdu, fizik olarak çelimsizdi ama çok teknik , seri ve yetenekli bi oyuncuydu. . .

    YanıtlaSil
  3. tarık tarzı futbolcuları sevmem, futbolcu dediğin fizikli olacak biraz fenerbahçeli faruk, beşiktaşlı amokachi gibi ;)

    YanıtlaSil
  4. O zaman robinho messi neymar dentinho iniesta yı da sevmezsin :))

    YanıtlaSil
  5. o kadar da çıt kırıldım değil bu oyuncular, messi'yi tartışmaya gerek yok ama neymar çok abartılıyor, bu tarz oyunculardan favorilerim robben ve nasri ...

    YanıtlaSil
  6. Robben messi ayarında bi oyuncu neymar çok esnek . . Tarık çıt kırıldım dan ziyade korunan kollanan bi oyuncu dğldi ondan öle gözüküyodu . .

    YanıtlaSil