10 Şubat 2012 Cuma

Psikolojik Analiz: Sahip Olduklarımız ve Biz..

     Bir tarafta yaşadıkları açlık, yoksulluk ve tüm imkansızlıklara rağmen hayattan zevk almaya çalışan insanlar (bkz. üstteki foto), diğer yanda birçok şeye sahip olduğu halde mutlu olamayan bizler..

     Sizce de bir terslik yok mu bu işte? Mutluluğun formülü çok şeye sahip olmak mı yoksa az şeye ihtiyaç duymak mıdır? Sahip olduğumuz şeylerin değerini neden bilmiyoruz, neden hep daha fazlasını istiyoruz? Çünkü bu içinde yaşadığımız kapitalist düzen bizi hep tüketmeye itiyor. Bir telefon alıyorsunuz ama iş orda bitmiyor, daha yenisi daha iyisi çıkıyor, siz de ancak yenisini aldığınızda mutlu olabileceğinizi düşünüyorsunuz. Yok siz öyle düşünmeseniz de sonuç değişmiyor çünkü; televizyonda, gazetede, internette çevremizdeki her yerde reklamlar, cazip kampanyalar,  promosyonlar bize elimizdekilerin yetersiz olduğu fikrini empoze ediyor. Bu fikre karşı çok fazla dayanamıyorsunuz. Siz dayansanız bile bu fikre yenilmiş eşinizi, sevgilinizi ya da çocuğunuzu mutlu etmek için bunu yapmak zorunda kalıyorsunuz..

     Önce bunların bir ihtiyaç olduğuna inandırılıyoruz, sonra bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için daha çok çalışıp daha çok para kazanmamız gerektiğine inandırıyorlar bizi. Daha çok kazanamıyorsanız onun da kolayı var. Kredi kartıyla bilmem kaç taksitle ödeyebileceğimizi bildiğimiz için rahatız, ihtiyaçlarımızı karşılamak için borçlanıyoruz. Bu döngünün sonunda artık istediklerimize sahip olmuş ama borçlu insanlar olarak, borcumuzu ödemek için çalışmaya devam ediyoruz. İhtiyaçlarımız bitmediği için (daha doğrusu bitmeyeceğine inandırıldığımız için) sürekli tüketmek ve sürekli borçlu olarak yaşamak zorundayız..

     Şimdi size sorsak, "neden çalışıyorsunuz?" diye, birçoğunuz "yaşamak için" dersiniz ama "çalışarak ölüyorsunuz" farkında değilsiniz.. Belki de fotoğraftaki Afrikalı çocuklar bizden daha mutlu, hem de tüm bu imkansızlıklara rağmen..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder